20 Aralık 2013 Cuma

Marshall Planı

Marshall Planı II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.
II. Dünya Savaşı sonrasında Truman Doktrini, esas itibariyle Sovyetler Birliği'nin doğrudan doğruya baskısı ve tehdidi altında olduğu vurgulanmış ve buna istinaden sadece Yunanistan ve Türkiye'ye askeri yardım öngörmüştür. Fakat bu sıradaAvrupa'nın durumu iktisaden son derece kötüdür. Altı yıllık savaş, bütün ülkelerin ekonomik kaynaklarını tüketmiştir. Savaş, bütün ülkelerde ağır tahribat yapmıştır. Sovyetler Birliğinin, bu durumu fırsat bilerek komünizm propagandasını şiddetlendirmiştir. Bunun üzerine ABD 1945 Haziranı ile 1946 sonu arasında Batı Avrupa ve beraberindeki 16 ülkeye toplamda 15 milyar dolar ekonomik yardımda bulunmuştur. Fakat bu yardım, bütçe açıklarının kapanması, ithalat için kullanılması yüzünden sonuç alınamamıştır. Bunun üzerine ABD yeni planlar aramış ve Dışişleri Bakanı George Marshall'ın "Marshall Planı" 5 Haziran 1947 günü Harvard Üniversitesi'nde verdiği bir nutukta açıklanmıştır. Buna göre, Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik işbirliğine girişmeliler ve birbirlerinin eksikliklerini kendileri tamamlamalılar, bu genel işbirliği sonunda bir açık ortaya çıktığında Amerika, bu açığın kapatılması için yardım etmeli. Bunun için de önce bir işbirliği programı yapmamalılar ilkesi benimsenmiştir.

Görüşmeler[değiştir | kaynağı değiştir]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Marshall Planı adını alan bu teklifi görüşmek üzere 27 Haziran 1947'de Paris'te bir toplantı yapıldı. George Marshall, bu planına Sovyetlerle uydularını da dahil ettiği için, Paris Toplantısı'na yapıcı bir katkıda bulunmaktan ziyade tutumlarıyla açıkça sabote etmek için Sovyetler de katıldılar. Sovyetler 2 Temmuz'dan sonraki toplantılara katılmadı.
11-13 Temmuz 1947 Paris Konferansı
Sovyetler Birliği, Çekoslavakya, Polonya ve Finlandiya dışındaki Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanlarının katılımıyla düzenlenen Paris Konferansı'nda, bakanlar ABD'ye sunulacak Avrupa Telafi Programı üzarinde anlaştılar. ABD Dışişleri Bakanı George C. Marshall'ın daveti üzerine hazırlanan Avrupa Telafi Programı "Marshal Planı" olarak adlandırılmaktadır.
ABD Kongresi Marshal Planını 11 Eylül 1947 de onaylamıştır.
Türkiye açısından[değiştir | kaynağı değiştir]
17 Temmuz – 2 Ağustos 1945 tarihinde Birleşik KrallıkSSCB ve Amerika Birleşik Devletleri arasında düzenlenen Postdam Konferansı’nda görüşülen önemli konulardan birisi de Türk Boğazları konusu olmuştur.
18 Temmuz gecesi yemekte Sovyetler Birliği lideri Stalin, Birleşik Krallık lideri Churchill’e, Türkiye-SSCB arasındaki bir ittifakın ancak aralarındaki anlaşmazlıkların çözülmesiyle mümkün olacağını, fakat Türkiye’nin Kars ve Ardahan’ı SSCB’ye geri vermeyi, Montreux Antlaşması’nı tartışmayı reddettiğini söyledi. Daha sonra 23 Temmuz gecesi başka bir yemekte Stalin, Churchill’e
“Eğer Marmara’da bize tahkim edilmiş bir pozisyon vermeniz mümkün değilse o zaman Dedeağaç’ta bir üs alamaz mıyız?”[1]
diye sorarak Boğazların denetimi ile ilgili niyetini açıkça dile getirdi. Churchill, Boğazlarda SSCB’nin istediği yönde bir düzenlemeyi desteklediğini ama bunun Türkiye’nin toprak bütünlüğünü konuma koşuluna bağlı bulunduğunu söylemiştir.
SSCB'nin tavrı ve ABD çıkarlarına ters istekleri üzerine Postdam Konferansı’ndan kısa bir süre sonra, ABD’nin Boğazlarla ilgili politikası görüşmelerin sonunda değişmiştir ve ABD Türkiye'yi destekleme kararı almıştır. ABD'nin destek kararına dönemin Türkiye hükümeti ABD lehine taraf olmuş ve böylece ikili ilişkilerde büyük gelişmeler olmuştur. Bu durum Marshall Planı doğrultusunda ABD'nin Avrupa ülkelerine yaptığı Marshall yardımlarınıda kapsayan günümüz ABD-Türkiye ilişkilerine dek sürmüştür.
 mershal pi lanının uygulandığı ülkeler
Marshall Planı’nın mimarı, ABD’nin eski Dışişleri Bakanlarından G. C. Marshall’dır. Marshall, I. Dünya Savaşı sonrasında Fort Benning Georgia’da ki Piyade Eğitim Okulu’nun komutan yardımcısı olmuştu. Okulun eğitim yöntemlerinde de değişiklikler yapan Marshall, II. Dünya Savaşı’nda öne çıkan bir çok generali derinden etkilemiştir.
Başkan Franklin Delona Roosvelt’in (1932-1945) Genelkurmay Başkanlığı’na getirdiği Marshall, Kasım 1945 de Başkan Harry S. Truman (1945-1953) tarafından Dışişleri Bakanı (1947-1949) yapıldı.
Marshall, Dışişleri Bakanlığına atanınca, dışişleri ekibini Avrupa’nın ekonomik iyileşmesi konusunda bir program oluşturmakla görevlendirmişti. Dışişleri Bakan Yardımcısı Dean Acheson, Avrupa Ekonomik Programı Direktörü ve aynı teşkilatın Avrupa temsilcisi Averall Harriman ve Senatör Arthur Vandenberg ile birlikte sunulan taslak planı bizzat gözden geçirmiştir.
Marshall ekibince hazırlanan ve Avrupa’nın (Türkiye ve Yunanistan dahil) ekonomik kalkınması için yardım gerekliliğini savunan ve tarihe Marshall Planı olarak geçecek olan planın ana hatları, 5 Haziran 1947 tarihinde Harvard Üniversitesi mezunlarına yaptığı bir konuşma ile Marshall tarafından şöyle ortaya konulmuştur.
“ABD’nin ekonomik ilişkilerinin dünya çapında yeniden normalleşmesi için elinden gelen her türlü yardımı göstermesi zorunluluğu mantığın gereğidir; Aksi taktirde hiç bir şekilde barış ve istikrarı temin edemeyiz. Politikamız belirli bir ülke veya doktrini değil, açlık, yoksulluk, umutsuzluk ve kaosu hedef almıştır. Amacı, içinde özgür ekonomilerin var olabileceği siyasi ve sosyal şartların oluşmasına izin verecek bir iş ekonomisini canlandırmaktır.”
Politikbilimci Dr. Holly Sklar, Marshall Planı’nın bu yönünü şöyle ortaya koymuştur; “ABD, demokrasi cephaneliğinden Sovyetler Birliği dahil olmak üzere Avrupalı müttefiklerine uzun vadeli ödeme koşuluyla savaş malzemesi vermeye başlamıştır. Bu politikayla bu ülkeleri büyük bir borç bataklığına sokmuştur.”
Gerçekten de Birleşmiş Milletlerde SSCB delegesi Visinski’nin tespitine göre “Marshall Planı başka bir silahtır.” BM Genel Kurul toplantısında 18 Eylül 1947’de SSCB adına söz alan Visinskinin bu sözleri bu planın hükümlerinin uygulanmasından sonra anlaşılmıştır. Doğrusu Visinski’nin planı okuduktan sonra önemli bir gerçeği dile getirdiğini kabul etmek gerekir.
Truman Doktrini, temelinde ABD’nin milletler arası işbirliği ve BM’nin müşterek hareketler prensibini terk etmekte olduğunu ifade eder. Marshall Planı başka bir siyasi silahtır. Bu Truman Doktrininin Avrupa’ya uygulanmış şeklidir.
Marshall Planı’nın hakiki manası, Avrupa’nın iktisaden ABD’nin tahakküm altına girmesi ve Avrupa memleketlerine siyaseten müdahalesidir. Marshall Planı, her ne kadar bir yardım planı olarak sunulmuşsa da plan bir borç verme –borçlandırma planıdır. Ülkeleri borçlanma bataklığına sürerek teslim alma planıdır.
George Catlett Marshall, 31 Aralık 1880’de Uniontown – Pensilvania’da dünyaya geldi. Babası kömür tüccarı idi. 1901’de Virginia Harp akademisinden mezun olduktan sonra, piyade teğmeni rütbesiyle ilk görev yeri Filipinlerdi. Tarihçi ve biyografi uzmanlarına göre, ileride yükselmesini sağlayacak disiplinli çalışma alışkanlığı ve diğer komutanlık vasıflarını burada edindi.
1.Dünya Savaşı’nda Birinci Ordu’nun Harekatlar Kumandanı olan Marshall,1918’de ki Meuse-Argonne taarruzunun hazırlıklarına katkısı ile ünlendi.
Marshall 1938’de Savaş Bakanlığı’nın Savaş Planları Daire Başkanlığı’na getirildi. Başkan Franklin D. Roosvelt tarafından 1939 başlarında Genel Kurmay Başkanlığı’na aday gösterilen Marshall, bu göreve iki ay vekaleten baktıktan sonra Nazilerin Polonya’yı işgal ettikleri 1 Eylül 1939 tarihinde ABD’nin Genelkurmay Başkanı oldu. Marshall’ın o dönem kuvvetle savunduğu Nazilere karşı Manş Denizi üzerinden yapılacak müttefik harekatı fikri, 6 Haziran 1944’deki Normandiya çıkarması ve Batı Avrupa’nın kurtarılması ile sonuçlandı.
Roosvelt ısrarla kendisini Washington’a isteyince Avrupa’daki Müttefik Kuvvetlere, Dwight Einshower’in komuta etmesini öneren Marshall, Kasım 1945’de 65 yaşında Genelkurmay Başkanlığından emekli oldu.
Ordudan ayrılmasından bir kaç gün sonra Başkan Harry Truman, Marshall’dan özel temsilci olarak Çin’de ki kanlı iç savaşta arabuluculuk yapmasını ister. Savaşı sona erdirmese de Truman, Marshall’a Dışişleri Bakanlığını teklif eder. Senatonun onaylamasından sonra Marshall, Amerika’nın ilk asker kökenli dışişleri bakanı oldu.
Sağlık nedeniyle iki yıl sonra bakanlıktan ayrılan Marshall, 1950 yılında Kore Savaşı patlak verince Truman, Marshall’ı Savunma Bakanı yapmıştır. Buradaki yıllarında orduyu büyütmüş ve NATO’nun oluşturulmasına katkıda bulunmuştur.
Aralık 1953 de Avrupa’nın ekonomik rehabilitasyonuna katkılarından dolayı Nobel barış ödülünü alan Marshall bu ödülü alan askerdir.
Büyük işadamı Baruch’a göre “ ilk global stratejist “ olan Marshall, 5 Haziran 1947’de Harvard Üniversitesinde yaptığı konuşmasında “Kavgamız, açlık, yoksulluk ve umutsuzluk iledir” diye sunduğu planın uygulanmasının sonuçları olarak halkları, açlık, yoksulluk ve umutsuzluğa mahkum eden adam olarak tarihe geçti.

Truman Doktrini, esas itibariyle Yunanistan ve Türkiye'ye askeri yardımı öngörmüştür. Çünkü bu iki ülke, Sovyetlerin doğrudan doğruya baskısı ve tehdidi altında idi. Fakat bu sırada Avrupa'nın durumu iktisaden son derece kötüdür. Altı yıllık savaş, bütün ülkelerin ekonomik kaynaklarını tüketmiştir. Savaş, bütün ülkelerde ağır tahribat yapmıştır. Bir bakıma toplumlar açlıktan kıvranmaktadır. Ekonomileri harekete geçirecek kaynak yoktur.

Sovyet Rusya, bu durumu fırsat bilerek komünizm propagandasını şiddetlendirmişti. Komünizm propagandası, fakirliğin müsait zemininde çok etkili olmaktaydı. Sovyetler, komünist partilerinin bilhassa kuvvetli olduğu Fransa ve İtalya'yı seçmişlerdi. Bu iki ülkede komünist partilerinin kışkırtmasıyla çıkan grevler, bu ülkelerin ekonomisini felce uğratmıştı. Bu grevlerle komünist partilerinin iktidara gelmeleri amaçlanmıştı. Bu bakımdan, 1947 Eylülündeki Kominform Toplantısı'na Fransa ve İtalya Komünist Partilerinin katılması ilgi çekicidir.

Amerika, Batı Avrupa'nın bu ekonomik sıkıntılarına yardımcı olmak için her şeyi yaptı. Amerika'nın 1945 Haziranı ile 1946 sonu arasında Batı Avrupa'ya yaptığı ekonomik yardım 15 milyar dolar olmuş, fakat bu yardım, bütçe açıklarının kapanması, ithalat için kullanılması gibi, paranın verimli olmayan ve gidip de gelmeyeceği alanlara harcanmıştı. Bu işin sonu yoktu.
Bu sebeple Amerika, Avrupa'ya yapacağı yardım için başka bir formül aradı ve bu formül Dışişleri Bakanı George Marshall'ın 5 Haziran 1947 günü Harvard Üniversitesi'nde verdiği bir nutukta açıklandı. Buna göre, Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik işbirliğine girişmeliler ve birbirlerinin eksikliklerini kendileri tamamlamalılar. Bu genel işbirliği sonunda bir açık ortaya çıktığında Amerika, bu açığın kapatılması için yardım etmeli. Bunun için de önce bir işbirliği programı yapılmalıydı.

Marshall Planı adını alan bu teklifi görüşmek üzere 27 Haziran 1947'de Paris'te bir toplantı yapıldı. George Marshall, bu planına Sovyetlerle uydularını da dahil ettiği için, Paris Toplantısı'na Sovyetler de katıldılar. ANcak yapıcı bir katkıda bulunmak için değil, sabote etmek için. Sovyetler bunu da başaramayınca 2 Temmuzda konferansı terkettiler.

12 Temmuzda İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Lüksenmburg, İsviçre, İzlanda, Avusturya, Norveç, Danimarka ve İsveç'in katılmasıyla toplanan 16'lar Konferansı 22 Eylülde, Amerika'ya sunulmak üzere bir Avrupa Ekonomik Kalkınma Programı hazırladı. Bu program üzerine Amerika, 3 Nisan 1948'de Dış Yardım Kanunu'nu çıkardı. Amerika, bu kanuna dayanarak daha ilk yılında 16'lara 6 milyar dolarlık bir ekonomik yardım yaptı. Bu yardımlar daha sonraki yıllarda da devam edecekti.

Dış Yardım Kanunu'nun çıkması üzerine 16 Avrupa ülkesi, 16 Nisan 1948'de Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı'nı kurdular. Marshall Planı'na karşılık Sovyetler de, uyduları ile kendileri arasındaki ekonomik münasebetleri ve işbirliğini sıkılaştırmak için Molotov Planı adını verdikleri ikili ticaret sistemini kurmuşlardır. Zira, bazı uydular ve bilhassa Çekoslovakya, Marshall Planı'na katılmak için büyük istek göstermiştir. 1948 Şubatındaki Çekoslovak darbesinde bunun da büyük rolü olduğundan şüphe yoktur.

Amerika Dışişleri Bakanı George Marshall'ın ismine karşılık, Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov'un adını alan yeni ekonomik işbirliği sistemi, komünist uydularının Sovyet kontrolü altına daha fazla girmesinden başka bir şey değildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder